Los Santos'ta Kanayan Yaralar: Sosyal Medya ve Kimlik Krizi
Los Santos’un büyüleyici sokaklarında yürürken, baş döndüren vitrinler ve lüks arabaların ardındaki sahte dünyanın farkına varıyorsunuz. Göz kamaştıran bu parlaklığın arkasında, sosyal medya bağımlılığıyla sarmalanmış bir topluluk yatıyor. Ben Neil, ve bu şehirde geçirdiğim zaman boyunca, sosyal medya ve kimlik krizi hakkında bazı gözlemler yapmaya başladım. Bu süreçte, kendime üç kişi seçtim. Gerçek isimlerini kullanmayacağım ama onlara "Jenna", "Klaus" ve "Luke" diyelim. Bu üç insanın hayatına biraz yakından baktıkça, sosyal medya bağımlılığının nasıl kimlikleri şekillendirdiğini ve sahte hayatlar yaratmanın getirdiği yıkımı daha net görebildim.
Jenna ile başlayalım. Dışarıdan bakıldığında, Jenna’nın hayatı tam bir rüya gibi görünüyor. Vice Social’daki hesabı, Los Santos’un en lüks restoranlarında yemekler yediği, en pahalı kıyafetleri giydiği paylaşımlarla dolu. Her fotoğrafında, yüzünde yapmacık bir mutluluk ve arkasında etkileyici bir manzara var. Ama aslında Jenna’nın gerçek hayatı, bu mükemmel görüntüden çok uzak. Kendi hayatında, sürekli ekonomik zorluklarla boğuşan biri. O lüks restoranların yanından bile geçmiyor. Sosyal medyada ise, beğeniler ve takipçiler uğruna mükemmel bir hayat sürdüğü yalanını sürdürmek zorunda hissediyor kendini. Jenna, sahte bir kimlik inşa etti ve artık kendi hayatını değil, bu sahte yaşamı yaşamak zorunda kalmış gibi. Gerçek Jenna'nın kim olduğu ise, gün geçtikçe bu görüntünün ardında kayboluyor.
Klaus ise sosyal medya dünyasında daha farklı bir örnek. Klaus, Vice Social’da sürekli bir "influencer" havasında takılıyor. Her paylaşımında yeni bir ürün tanıtıyor, moda trendleri üzerine konuşuyor. Ancak bu gösterişli sosyal medya varlığı, aslında Klaus’un gerçek hayatındaki eksiklikleri örtmek için bir maske. Gerçekte, Klaus'un sosyal medya dışında kimseyle gerçek bir bağı yok. Arkadaşlıkları, sohbetleri, hatta hobileri bile sadece sosyal medyaya dayanıyor. Bu durum onun için çok tehlikeli bir döngü yaratmış durumda; çünkü online dünyadaki bu sahte topluluk, ona bir aidiyet duygusu veriyor, ama o topluluğun gerçek olmadığını bile bile yaşamaya devam ediyor. Gerçek Klaus ise yavaş yavaş sosyal medyanın arkasına çekilip kendi hayatından kopuyor.
Son olarak Luke var. Luke, diğer iki kişiden farklı olarak daha sıradan bir hayat sürüyor gibi görünüyor, ama o da sosyal medyanın tuzağına düşmüş durumda. Luke’un Vice Social hesabında her şey neşeli ve düzenli, ama gerçek Luke oldukça depresif bir adam. Sosyal medyada kendini sürekli mutlu, enerjik ve sosyal biri gibi gösteriyor. Bunun bir nedeni, başkalarının onayını almak değil; aksine, kendi mutsuzluğuyla yüzleşmekten kaçmak. Sosyal medyada yarattığı bu yapay mutluluk, gerçek hayattaki sorunlarını daha da derinleştiriyor. Luke’un çevresinde gerçek bir arkadaş ya da destek bulamadığı anlaşılıyor. Oysa sosyal medyada aldığı beğeniler ona geçici bir rahatlık veriyor, tıpkı kısa süreli bir kaçış gibi.
Bu üç kişi, Los Santos'un her köşesinde karşınıza çıkabilecek insanların sadece küçük bir örneği. Hepimizin sosyal medyada kendimizi olduğumuzdan farklı göstermeye çalıştığımız anlar olmuştur. Ancak Jenna, Klaus ve Luke’un hikayeleri, bu durumun ne kadar ileri gidebileceğini ve sonuçlarının ne kadar yıkıcı olabileceğini gösteriyor.
Sahte hayatlar yaratma arzusu, özellikle genç nesil arasında giderek yaygınlaşıyor. İnsanlar, sosyal medyada kendilerini idealize etmek ve başkalarına daha iyi görünmek için her türlü yolu deniyor. Bu, bir tür performans sanatına dönüşüyor; herkes kendi hikayesini yazmaya çalışıyor, ama çoğu zaman bu hikaye gerçeklikten çok uzak.
İnternette paylaşılan bir fotoğraf, gerçekte yaşanan zorlukların üzerini kapatmak için kullanılan bir maske haline gelebiliyor. Sahte hayatlar, yalnızca bireyleri değil, toplumu da etkiliyor. Gerçek ilişkiler, yüz yüze iletişim yerine sanal bir etkileşimle değişiyor. Bu durum, insanlar arasında bir yabancılaşma yaratıyor ve sosyal bağları zayıflatıyor.
Vice Social gibi platformlar, bize aslında kim olduğumuzu unutturuyor. Hepimiz, başkalarının gözündeki imajımızı mükemmelleştirmek için uğraşırken, kimliğimizi ve gerçek değerimizi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Bu, yalnızca Los Santos’un değil, bütün dünyanın içinde olduğu bir kimlik krizi. Sonuçta, Jenna, Klaus ve Luke’un yaşadığı şey hepimizin yaşadığı bir gerçeğin yansıması: Sosyal medyada beğeni ve takipçi peşinde koşarken, kendimizi kaybediyoruz.
İyi günler dilerim.
0 Yorum
Önerilen Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış